15 Mart 2015 Pazar

DÜNYANIN KEŞFEDİLEN EN YAŞLI BEYNİ 2000 YILDAN FAZLA SÜREDİR BİR ÇAMUR KÜTLESİNİN İÇİNDE KORUNUYORDU



Demir çağından günümüze ulaşan yapısı bozulmamış bu beyin 7 yıl önce İngiltere'nin York şehrinde kafası kesilmiş bir insanın kafatasının içerisinde bulundu ve o zamandan beri bilim adamları dokuların zamana nasıl yenik düşmediklerini ortaya çıkarmak için deneylerini sürdürdüler.

Testler gösterdi ki beyin ve diğer parçalar 2.600 yaşındaydı ve sahibi öldükten hemen sonra oksijenden yoksun kapalı bir çamur çukuruna gömüldükleri için hayatta kalmışlardı.

2009 yılında York şehrinin Heslington banliyösünde York Archaeological Trust kurumundan bazı arkeologlar çenesi ve iki omurga kemiği hala kendisine bağlı olan bir kafatası buldular.

Kafatası çukurun içinde yüzü yere dönük biçimde duruyordu ve vücudunun diğer kısmına ne olduğuna dair bir delil de yoktu.

İlk başta arkeologlar sıradan bir kafatası bulduklarını sandılar fakat kemikleri temizlediklerinde içerisinde "hareket eden bir şey" ile karşılaştılar.



Koleksiyon projeleri sorumlusu, Rachel Cubitt'e göre kafatasının tabanından baktığında içeride gördüğü sarı süngerimsi madde daha önce gördüğü hiçbir şeye benzemiyordu.

Brandford Üniversitesi'nden bir arkeolog bu dokunun bir beyin olduğunu doğruladı ve York hastanesi morgundaki uzmanlar, şaşılacak derecede iyi muhafaza edilmiş insan beynini dışarıya çıkarabilmek için kafatasının üst kısmını ayırdılar.

Bu aşamadan sonra çene kemikleri karbon testine sokuldu. Böylece kemiklerin M.Ö. 6. yy.dan kaldıkları anlaşıldı. Dişler ve kafatası üzerinde yapılan incelemeler kişinin öldüğünde 26 ila 45 yaşları arasında olduğunu ortaya koydu.

Omurga kemikleri üzerindeki izlerden anlaşıldığına göre ölen kişi önce boynuna sert bir darbe almış sonra da boynu küçük ve keskin bir bıçakla kesilmişti. Bulguların azlığı sebebiyle uzmanlar bu vahşi ölümün nedenini sadece tahmin etmekle kalabiliyorlar.

Önceleri başı duvara asmak (demir çağında bir barbar adetiydi) için kesildiğini düşünseler de daha sonra uzmanlar bu fikirden vazgeçtiler çünkü üzerinde korunma ya da is bulgusu yoktu.

Bradford Üniversitesi Arkeolojik Bilimler bölümü araştırma görevlisi Sonia O'Connor'ın iki yıl önce söylediğine göre: "Beyinde su bulunması ve çürüme durumuna rastlanmaması, bulunduğu ince taneli anoksik tortul içeren bir çukura  ölümden sonra çok hızlı bir şekilde gömülmüş olduğunu gösteriyor. Bu hiç de alışık olmadığımız bir olaylar dizisi ve istisnai bir beyin muhafazasının açıklaması olarak ele alınabilir."

Fakat asıl gizem, gömülen cesetlerin bakteri oluşumuna imkan sağlayan su, oksijen ve sıcaklık karışımından dolayı tipik olarak çürüdüğü görülürken bu beynin doğal bir şekilde nasıl korunduğuydu. Bu faktörlerden ancak bir veya daha fazlası yoksa çürüme meydana gelemez. Ayrıca çürüme başın sadece dış kısmında meydana gelmişti ve iç kısmı korunmuştu.



Uzmanlar başın bedenden öldürüldükten hemen sonra kesildiği ve bol miktarda çamur bulunan bir çukura gömüldüğü, böylece oksijensiz, kapalı bir ortama olanak sağlandığı görüşündeler.

Zaman geçtikçe kafatası üzerindeki deri, saç ve etler çürüyüp gitti. Beyindeki yağ ve proteinler büyük kompleks bir molekül kütlesi formu oluşturarak birbirine bağlandı. Bu durum beynin küçülmesine yol açtı fakat aynı zamanda da şeklini ve sadece beyinde bulunun mikroskobik özelliklerin korunmasını sağladı.

Beyinde yeni oksijen ve herhangi bir hareket olmadığından bugün bilim adamlarının çalışmasına izin verecek şekilde korunmuş ve muhafaza edilmiş oldu.

Sonia O'Connor ayrıca "Arkeolojik kemik bulgularından ölüm nedenini saptamak nadiren görülen bir durumdur. İnsan iskeleti kalıntılarındansa bir beynin korunmuş olması insana daha şaşırtıcı gelir fakat eşi görülmemiş bir durum değildir. Bu gömülü bir iskeletin içinde bulunan bir beynin şimdiye kadar yapılmış en mükemmel incelemesidir ve diğer bütün dokular çürümüşken neden bir beynin sağlam kaldığını anlamaya başlamamıza imkan tanımıştır." dedi.


Çeviri kaynağı: dailymail.co.uk

0 comments:

Yorum Gönder